Tarım'ın Birinci Tarım Devriminin Sonuna Kadar Olan Gelişimi


İnsanlık yaşamı boyunca tarımsal anlamda birçok devrimden geçti. Tarım devrimi türümüzü ve gezegenimizi değiştirdi. Avcı ve toplayıcı gruplar bitkileri ve hayvanları evcilleştirmeye başladıkça göçebe hayatı bıraktı ve binlerce yıl devam edecek yerleşim alanları kurdu.

Güvenilir gıda kaynağı toplulukların büyümesine olanak tanıdıkça küçük topluluklar büyük krallıklara dönüştü.

Tarıma geçişin dünyanın farklı yerlerinde başladığı biliniyor. Bunlardan ilki Bereketli Hilal olarak bilinen, bugünkü Irak, Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün’ü kapsayan bölge. Gerçek anlamda tarımın 11.000 yıl önceye dayandığı düşünülüyor. Bu bölgede tarımsal ürünler, canlı hayvanlar, gıda hazırlamakta kullanılan araçlar ve köyler bulundu. Gelişmiş tarım yapıldığında dair en eski kanıtların bulunduğu bölgeler ise Suriye’nin kuzeyi ve Türkiye’nin güneyi.

Tarıma geçiş farklı bölgelerde aynı anda gerçekleşti

Ain Ghazal’da ve Orta Doğu’nun Neolitik çağa ait diğer arkeolojik alanlarında yapılan çalışmalar bu konuda dikkat çekici keşiflerde bulundu.
1990’larda arkeologlar, Bereketli Hilal bölgesindeki tarımın, şimdiki Ürdün ve İsrail topraklarında ilk kez başladığını, daha sonra buralardan diğer bölgelere geçtiğini düşünüyorlardı.
Ancak yeni araştırmalara göre artık, Bereketli Hilal bölgesinin farklı yerlerinde yaşayan toplulukların yakın zamanlarda, fakat birbirlerinden etkilenmeden tarıma geçtikleri düşünülüyor.

Bereketli hilal olarak bilinen bölgede böylelikle tarıma geçiş yapılmış ve Birinci Tarım Devrimi ortaya çıkmıştır. Bitkilerin ve Hayvanların ehlileştirilmesi Birinci Tarım Devriminin en önemli özelliğidir.

Bitki ve Hayvanların Ehlileştirilmesi: Birinci Tarım Devrimi

İnsanların tükettikleri gıdanın çoğu dolaylı ya da dolaysız-topraktan gelir; varlığımızı
sürdürmemizi sağlayan, toprakla doğrudan ilişkili tarımın da temelleri dünyanın her tarafında
çok önceden atılmıştı. Bununla birlikte, insanlık tarihi daha tarımın keşfedilmediği, insanların
yaşamlarının tarımdan başka şeylere bağlı olduğu bir dönem de geçirmiştir. 

Tüm insanlık tarihine bakıldığında tarım, aslında, çok yakın zamanlı bir keşiftir. Günümüzde bile daha tarımın ortaya çıkmasından önceki hayatı yaşayan küçük toplumlar vardır; bunlar doğanın
sunduklarını avlayarak ve toplayarak, bazen de balık tutarak hayatta kalırlar. Tarımın ilk  olarak nerede ve ne zaman başladığı tam olarak bilinmemektedir. Bazı arkeologlar ilk tarım faaliyetlerinin Yakın (ya da Orta) Doğu’da 7-8000 yıl önceleri başladığını ileri sürerken, bazıları da bu tarihlerden çok daha eski olduğu fikrindedirler. 

Tarım faaliyetlerinin ilk görüldüğü alanlar da tartışma konusudur: Bazıları tarımın  Ortadoğu’da
başladığına inanırken, Amerikalı coğrafyacı Carl Sauer gibi bazıları, Güney ve Kuzey Amerika alçak enlemlerinde de başlangıç noktaları olmasına rağmen, ilk tarım faaliyetlerine esas olarak Güneydoğu Asya’nın beşiklik ettiği görüşünü savunmaktadırlar.

Bununla birlikte, genel olarak kabul edildiği gibi, gıda üretimindeki ilk deneyler, büyük bir olasılıkla, Ortadoğu’daki Mümbit Hilâl’in yamaçlarında gerçekleşmişti. Burası, yaklaşık 10,000 yıl önce Ortadoğu’da tarım ve hayvancılığın keşfedildiği, yani  Birinci Tarım Devrimi’nin gerçekleştiği, medeniyetin beşiği olan alandır.

Doğu Akdeniz kıyısının yüksek alanlarından başlayıp kuzeye doğru Türkiye’nin güneyindeki Toros Dağları eteklerinden geçerek ve Fırat-Dicle vadilerini içine alarak, daha sonra Zağros Dağları’nın batı yamaçları boyunca güneye doğru bir kemer (hilâl) çizerek uzanır. 
Uzak geçmişte, bu bölge gıda kaynakları bakımından o kadar zengindi ki tam gıda üretimine geçilinceye kadar olan çok uzun dönemler boyunca toplayıcılıkla geçinenlerin de orada kalmaları mümkün olmuştu.

Tarım öncesi sayıları zaten çok az olan halklar,Mümbit Hilâl’in (Verimli Ay) her
tarafına yaygın bir şekilde dağılmışlardı. Daha büyük ve daha yerleşik nüfus grupları daha
çok kaynağa sahip ortamlarda yer alıyorlardı. Daha küçük ve göç etme eğilimindeki halk
gruplarının ise daha az tercih edilen alanlarda bulunmuş olmaları olasıdır. Bu ilk yaşam tarzı bitkilerin kültüre alınmasına ve tarıma götürdü.

Erkekler avlanmak, balık tutmak ve çevreyi araştırmak için uzaklaştıklarından, tarımla uğraşan ilk çiftçiler de kadınlar olmuştur. Gıda sağlanmasıyla en çok ilgilenen kadınlar olduğu için, bitkiler üzerinde en fazla deneyimi olan da onlardı. Kök ve soğan elde etmek için toprağı kazdılar; bazen de, bu toplayıcılık, yalnızca bulunanı alıp götürmenin ötesine uzanarak bitkilerin düzenlenmesini de kapsar hale gelmişti. 

Ürünler bakım ve koruma gerektiriyordu ve de kadın eve yakın kaldığından, bu görev de onun üzerine kalıyordu.

Yukarıda özetlenen bu ilk aşamalarında tarım, toplayıcılık ve avcılığa belki de alternatif bir tamamlayıcı idi ve ancak uzun deneme dönemlerinden sonra Münbit Hilâl’in dağ eteklerindeki ekonomide egemen duruma geçmişti.

M.Ö.7000’e doğu da ehlileştirilmiş buğday ve çavdar Mümbit Hilâl’in eteklerindeki  –Zağros Dağları’nın batı kenarlarında, Anadolu’nun güneyinde ve Filistin’in kuzeyinde- köylerde ekilip biçilmeye başlanmıştı.

Yaklaşık aynı zamanlara ilişkin, ehlileştirilmiş koyun ve keçilerin kemiklerinin de bu köylerin
tarım alanlarında bulunduğu belirtilmektedir. Çoğu yerde ekilip-biçilen bitkilerle ehlileştirilmiş hayvanlar bir arada bulunmuşlarsa da, bazı yerlerde de hayvan ehlileştirilmesi bitkilerin ekilip biçilmelerinden 2000 yıl kadar önde gitmiştir. Bununla birlikte, elde edilebilen tüm deliller gerek bitki gerekse hayvan ehlileştirilmesinin esas  potası olarak Ortadoğu’daki dağ eteklerinin önemine işaret etmektedirler.

Ortaya çıkan sorular şunlardır:

Ehlileştirme nasıl meydana gelmiştir? Yeni bir beşeri çevre için ekonomik taban yaratmak
üzere insan bitkileri ekip-biçmeye ve hayvanları ehlileştirmeye nasıl başlamıştır?

Yabani tahıllar ile ekilip-biçilen bitkiler birbirlerinden oldukça farklıdırlar. Farklılık, bitkilerin hayatta kalması ve yayılması gerektiğinde uygulanan bir işlem olan tohum biyolojisinde yatmaktadır. Yabani buğday ve çavdar kısırdır; yayılmayı sağlayan çekirdekler olgunlaşmayla açılırlar. Hayvanların geçişi, rüzgâr ya da gıda toplayıcılarının geçişi sırasında meydana gelen herhangi bir hareket bu tohumları sallayarak bitkinin içinden yere dökülmelerine neden olur ve gelecek yılın ürününün tohumu da böylece atılmış olur.

Ekilip-biçilen (kültüre alınmış) buğday ve çavdar tohumları ise, bunun tersine, toprağa sürülerek iyice gömülünceye kadar çimlenmeye başlayamaz. Böylece, doğal bir ortamda ekilen buğday ve çavdarın hayatta kalma şansı da çok düşük olur. Bu nedenle, yabani buğday ve çavdar tarlalarındaki çoğu bitkiler kısır, olgunlaşmamış başaklıdır ve yalnız çok az sayıdaki bir kısmı olgunlaşarak tahıl halini alır.

Bununla birlikte, tarım öncesi toplayıcıların bu tarlalara girmeleriyle birlikte bitki nüfusu
da değişmeye başlamıştır. Toplayıcılar iyi uyum sağlamayan türlerin tohumlarını dökerek ve
bunları daha sonra toplayıp tüm insanlaşmış dünyaya taşıyarak yavaş yavaş sert buğday ve
çavdar türlerini egemen duruma geçirmişlerdir; insanlar buğday ve çavdarın sert türlerinin
hayatta kalmasını, büyük bir olasılıkla, bilinçsiz olarak sağlamışlardır. Yeni çevrelere göç
ettiklerinde de beraberlerinde bu bitkileri de taşımışlar; doğal tohum toplama yoluyla yayılma sırasında tarıma en uygun olan tahıl türleri de yani, yerden toplanan değil, bitkiden çıkarılan tohum bilinçsizce seçilmiştir.


Gıda üretim kompleksinin ana unsurları daha sonra Türkiye’de Anadolu Yaylası’ndan batıya, Avrupa’ya doğru akarsu vadileri ve Akdeniz kıyısı boyunca yavaş yavaş yayılışını sürdürdü. Doğu Avrupa’dan İskandinavya’nın en uzak köşelerine kadar tarımın yayılması ise binlerce yıl aldı.
Ortalama olarak tarımın yılda 800 m’lik bir hızla yayıldığı sanılmakta; fakat yayılmanın kesin yolu ve oranı tam olarak bilinmemektedir.

Tarım ve hayvan yetiştiriciliği Akdeniz’den diğer taraflara doğru yayıldıkça, farklı iklimler, topraklar ve bitki türlerine uyum sağlama zorunluluğu da doğmuştur. 

Akdeniz dışında yerleşilen ilk alan Tuna Vadisi idi. Burada, M.Ö. 5000’inci yılda insanlar buğday, arpa ve diğer bitkiler, araziyi kısa zaman devrelerinde kullanarak, yetiştirip, daha sonra yer değiştirerek bir tür “yer değiştirmeli tarım” uygulamışlardı. Ortadoğu gıda üretiminin doğuya doğru Asya’ya yayılması da Avrupa’ya yayılma kadar yavaş olmuştur. M.Ö. 5000’e doğru buğday ve arpa doğuda, ta Afganistan ve Pakistan’da bile ekilip biçiliyordu. Fakat İndus Vadisi’nin ötesinde kalan alanlara gıda üretimi çok daha sonra girmiştir. Ancak, M.Ö.2000 yıllarına doğru orta Hindistan’daki çiftçiler de tahıl ve sebze yetiştiriyor ve ehlileştirilmiş hayvan besliyorlardı.

EHLİLEŞTİRİLMİŞ BAŞLICA BİTKİLERİN ÇIKIŞ YERLERİ
ESKİ DÜNYA

Güney ve Güneydoğu Asya
Muz, pirinç, yam, taro, patlıcan, şeker kamışı, jüt, mango, turunçgiller, karabiber, salata, hıyar, mercimek, hindistan cevizi, çay, ekmek ağacı

Kuzey Çin
Pirinç, sorgum, darı, soya fasulyesi, turp, lahana, dut, kayısı, şeftali, erik, çay

Orta Asya
Keten, kenevir, ceviz, badem, mercimek, elma, bezelye, şalgam, soğan, havuç, kiraz, armut, kavun

Mümbit Hilâl
Buğday, arpa, çavdar, yulaf, badem, hurma, incir, zeytin, bezelye, soğan, şalgam, lahana, ıspanak, üzüm

Nil Vadisi
Sorgum, darı, pamuk, susam, hıyar, bezelye, mercimek, kavun

YENİ DÜNYA

Orta-kuzey Amerika
Mısır, pamuk, ayçiçeği, kakao, pamuk, patates, domates, kırmızı biber, fasulye, kabak, avokado, tütün, enginar

Kuzey Andlar
Patates, bezelye, kabak, çilek, domates,

Doğu-Güney Amerika
Fıstık, kakao, ayçiçeği, manyok (kassava), tatlı patates, fasulye, kabak, ananas





Kaynaklar: 
English 1984; Bergman 1995; de Blij 1996.
https://www.gidahatti.com/tarima-gecis-ne-zaman-ve-nerede-basladi-68225/
http://istanbulauzef.blogspot.com.tr/2012/05/prof.html
Prof. Dr. Nazmiye ÖZGÜÇ İstanbul Üniversitesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi
Coğrafya Programı EKONOMİK FAALİYETLER, e-Ders 1.Hafta e-Ders Kitap Bölümü
http://xderslerimiz.blogcu.com/dunya-nufusunun-tarihsel-artisi-ve-degisimi/4651486
http://4.bp.blogspot.com/-3uEzdnZztLc/VAK0P3tVQI/AAAAAAAAbnc/BVzbuZepuKwyno7EtY88E35Vvr7kd2GuACK4B/s1600/cavdar.jpg
https://i2.wp.com/2fmagazine.com/wpcontent/uploads/2014/03/Adaletin_var_m%C4%B1_d%C3%BCnya_3.jpg


Yorumlar